1 Kasım 2013 Cuma

Eğitimli cahilin basiret düğümlenmesi

Hatırlarsanız önceki yazılarımdan birinde kanserle basiret bağlanmasının akrabalığından bahsetmiş ve bu konuya döneceğimi söylemiştim. Öncelikle basiret ve basiret bağlanmasının tanımıyla başlayalım;

Basiret
TDK: Gerçekleri yanılmadan görebilme yeteneği, uzağı görüş, seziş, anlayış, kavrayış, sağgörü, vizyon
Ekşi sözlük: Bilgiyi marifete dönüştürmenin yolu (Yazar: magnolia)
Basireti bağlanmak
TDK: İyi düşünemez, gerçeği göremez bir duruma düşmek
Ekşi sözlük: Doğru yolu görememek,
alması gereken önlemleri zamanında alamamak (Yazar: boyalıkuş)
Beni tanıyanlar önce teyzemin sonra da annemin üç yıl arayla, tam 60 yaşlarında, yumurtalık kanserine yakalandıklarını az çok bilirler. Hatta annemin hastalığının başlangıcından sonra iki kere daha tekrarladığını da. Dolayısıyla bu kanser meselesi bizim ailenin gündeminde sıkça yer alan ve her an köşeyi dönünce karşımıza çıkabileceğini düşündüğümüz bir hastalıktır, ya da öyle düşündüğümüzü zannediyoruz, öyle düşünmemiz gerektiği için.. Karışık mı oldu :) şöyle açıklayayım:

Annem, teyzemden üç yıl sonra yumurtalık kanseri olduğunda, "teyzem hastalandığında annemin yumurtalıklarını hemen aldırmalıydık, aklımız nerdeydi" diye bar bar bağıran, ilerleyen yıllarda da "annem kabul etse aslında hemen memelerini aldırsak, yumurtalık kanseri ve meme kanseri genellikle bir arada görülüyor" diye atıp tutan, tedavi sürecini kast ederek; "bu yaşananları gördükten sonra 35 yaşına gelince gen testi yaptırıp BRCA1 ve BRCA2 gen mutasyonlarını taşıyorsam yumurtalıklarımı hiiiç düşünmem derhal aldırırım" diye mangalda kül bırakmayan ben değil miydim? Yoksa bunları söyleyen sadece ağzım mıydı? Ağzım bunları söylerken kulaklarım duymuyor ya da aklım ve kalbim bu hastalığın bana da uğrayabileceğine aslında inanmıyor muydu? Hani konduramamak derler ya..

Şimdi anlıyorum ki, bir dönem -internet sağolsun- yumurtalık kanseri konusunda okumadık şey bırakmayan ben, meme kanseri konusunda zır cahilmişim! Sanki meme kontrolü sadece mamografi ile olurmuş, sanki o da aile hikayesi olanlar için 35, diğerleri için ise 40 yaşından itibaren gerekirmiş gibi bir düşüncem varmış. Oysa ki ben bu düşüncelere dalmış uyurken, her yerde insanlar 20 yaşından itibaren -aile hikayesinden bağımsız- her kadının kendi memesini kontrol etmesi gerektiği konusunda davul çala çala geziyorlarmış.. İşte buyrun, bakın; Memeder, #galatapembeoluyor

Şimdi söyleyin bakalım, yukardakileri yan yana getirince ortaya çıkan şey basiret bağlanması değildir de nedir? Kanser konusu hayatımın bu kadar içinde, gündemimin üst sıralarındayken, kanserin beni sadece yumurtalıktan ve daha çook zaman sonra yakalayabileceğine kalben inanmamda basiretin baş rolu oynadığı çok net, hatta kesin bilgi.

Dolayısıyla, hastalığımın adına meme kanseri yerine basiret düğümlenmesi de diyebilirsiniz :)







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder