Hayatta duruşunu,
tarzını ve hayatını örnek aldığım insanlardan biri olan, ne zaman bir konuda
takılsam cevaplarını hep onda aradığım, benim için eşsiz bir bilgi kaynağı olan
pek sevgili bir arkadaşım ile konuşmamız beni kendime getirdi. "One point
at a time!" Serena Williams'ın maçlarındaki stratejisi; bırakın turnuvayı,
maçın bile skorunu düşünmeden önündeki sayıyı alma çabası, işte yapmam gereken
buydu. Artık daha sakindim..
Bu sefer önümde
aşağıdaki "TO DO" vardı;
- OĞLUM kesinlikle minimum etkilenecek şekilde
korunacak (Allah'ım nasıl olacak bu!), anlamamalı, hissetmemeli (nasıl
olacaksa?), beni kesinlikle hasta/kötü/üzgün görmemeli,
- Ultrason,
mamografi, MR, biyopsi sonuçları alınacak,- Başka doktorlar araştırılacak, görüşülecek,
- Tedavi konusunda (tedavinin sırası, nerde ve kim tarafından yapılacağı) karar verilecek,
- Evdeki organizasyonlar, ev hayatının normal seyri sağlanacak.
! Ailemin (neyse ki çoğu İstanbul dışında) haberdar olmaması için ne gerekiyorsa yapılacak! (bir kanser haberi daha, hem de benimki, ciddi bir yıkıma yol açabilir, dikatttt!!!)
Kafamda to do
listem ve ben bolca Passiflora'lı bir uykudan uyanıp işe gittik, en sakin
halimizle ordan çıkıp hastanenin yolunu tuttuk.
Sonuçlar
ortadaydı, tereddüt yoktu, önümde uzun bir yolculuk beni bekliyordu..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder